Döneminde Van Eyaleti'ne bağlı Müküs'de (şimdilerde Van'a bağlı Bahçesaray ilçesi) doğdu[2] [3]. Medrese eğitimi alan Teyran'a Feqîyê ismi, ilimden/talebe kelimesinden; Teyr/kuş ise (Mantık et-Tayr) adlı eserden gelir. Bu, Ferîdüddîn-i Attâr’ın çokça bilinen eseridir. Anlamı; “Kuşların konuşması”dır.[4] En çok bilinen ismi Feqiyê Teyra(n) olmakla beraber şiirlerinde; Feqê Têra, Feqîyê Gerok, Meksî, Xoce, Mîr Mihê, Mîm û Hê gibi isimler kullandığı saptanmıştır.[4]
"... kelime manası olarak kuşların hocası, üstadı manasına gelen bu kelime, evvel zaman kürt şairlerinden, dengbejlerinden birininn mahlasıdır aynı zamanda.. yaşar kemal in karıncanın su içtiği isimli romanın sekizinci bölümünde masalsı bir şekilde anllattıgı öyküden aktarabilecegim kadarıyla;
feqiye teyran aslında bir kürt emirinin oğludur.. nufuz sahibi olmayı, emirlik yapmayı bir kenara iterek hayatını efsanevi bir kuşu görmeye adamıstır.. yıllarca mezopotamya da ayak basmadık yer bırakmaz.. ziyaret etmediği köy, kuşu bulmak için sorulmadık denbej bırakmaz yörede.. herkes bu anka kuşu hakkında bildiklerini söyler; birçok insan bu kuşu bulmak adına yola çıkmış, harap olmuş, kayıplara karışmıştır.. herkes en iyi dileklerini feqiye sunarak azık verir, giyit verir, yatacak yer verir, ardından iyi dilek ederler..
feqi yıllarca bu kuşu bulmak adına gezinir, görülmedik kuş bırakmaz mezopotamya'da.. günlerden bir gün mavi bir kuş görür.. her yer maviye kesilir.. sonra apak bir kuş daha görür.. bu kuş başının etrafında üç kez dolaşır.. halka çizer, gözden kaybolur.. ışıl ışıl parlayan, gözleri kör eden kuşları bulur, heybesine alır.. bu kuşlar feqiyi kör etmezler, feqi nin içini ışıkla doldururlar.. mutluluk olur taşar feqi nin yüreği..
insanüstü sabrı sayesinde kuşların akına vakıf olur.. onları anlar, hisseder ve arkadaş olur kuşlarla.. sonunda anka kuşunun sesini duyar.. öyle bir sestir ki, taş kesilir feqi.. yüreği dolar.. hayatında böyle ses duymamıştır.. ancak güneş doğarken duyulabilen kuşun sesini duymaya vakıf olur..
bu ermişlik mertebesi sonrasında dengbej olur, kaval ve saz aranır.. bagdat da aradıgını bulur.. gösterişsiz bir kaval kendisine layık bulunur.. bu sıralarda unü,şöhreti tüm mezopotamya da duyulmuştur.. her gittiği yerde dengbej feqiye teyran diye bilinir.. kaval ile anka kuşunun sesinin etkisiyle dolan yüreği duyulmamış besteler çalar.. dinleyenler put kesilir, kımıldayamaz adeta büyülenirler..
yıllar sonra babasının konağına döner feqiye teyran.. mezopotaya da adını duyan herkes kendisini dinlemeye gelir.. yıllarca feqiye teyran ın stranları söylenir, çalınır bu yörede.. bu sırada kendisi hırka giymiş, kemale ermiş, sakal uzatmış, nurlanmıştır..
ve sonunda ölüm vakti gelmiştir feqiye teyran için de.. yeryuzunde ne kadar kuş varsa toplanır feqiye teyran olmeden önce.. sonunda kimsenin bakamadığı, ışıldamaktan bembetaz kesmiş bir kuş feqinin yanına gelir.. üç kez başının etrafında döner ve halka yapar.. feqi teyran sonunda hakkın rahmetine kavuşur..
derler ki şu kürre-i arzda kuşların diline vakıf olmuş bir hz süleyman vardır bir de faqiye teyran.. " (Emin unus)
[değiştir] Eserleri
* Qewlê Hespê Reş (Siyah Atın Ölümü)
* Şêxê Senan (Senan Şeyhi)
* Qiseya Bersiyayî (Bersiyay'ın Öyküsü)[5]
Dîlber
Ey Dîlbera gerden zerî,
Way nazika dêm qemerî,
Qamet ji mûma fenerî,
Wêran ezim, malim xirab.
Ey Dîlbera gerden letîf,
Way nazika qamet elîf,
Qamet ji reyhana xefîf,
Wêran ezim, malim xirab.
Ey Dîlbera gerden zuzac,
Way nazika mislî zuzac,
Qamet ji reyhana qirac,
Wêran ezim, malim xirab.
Ey Dîlbera qamet misal,
Way nazika dilî hejar,
Te ji xandinê kirim betal,
Wêran ezim, malim xirab.
Ey Dîlberê, way Dîlberê,
Firyad ji destê keserê,
Avik ji ava Kewserê,
Wêran ezim, malim xirab.
Ey Dîlbera gerden zirav,
Dêm şûşeye, tijî gulav,
Ey duxtera bejna zirav,
Wêran ezim, malim xirab.
Çavan ku hiltînî bi meste,
Ew çend ya misrî bi deste,
Li kuştina min te bi qeste,
Wêran ezim, malim xirab.
Tu bi qesta min dikujî,
Tu bi k'ifra di nosojî,
Gelek sotim kirim rijî,
Wêran ezim, malim xirab.
Gelek sotim, kirim kşibab,
Kirye bi min, sed reng xirab,
Ya leytenî kunrû turab,
Wêran ezim, malim xirab.
Ya leytenî kunrû ve xar,
Wey nazika min te ji dûr,
Bêhiş kirim zilfê di hûr,
Wêran ezim, malim xirab.
Bêhiş kirim zulfê du reş,
Biskê siyah, bîhnê di xweş,
Ey duxterê, çapik bi meş,
Wêran ezim, malim xirab.
Bêk'êf kirim zilfê du reş,
Biskê siyah, zilfêd qemer,
Eşq û muhbeta min li ser,
Wêran ezim, malim xirab.
Sotim, biraştim bê hesab,
Lê pirsî bo kirme k'ebab,
Kirye bi min sed reng ezab,
Wêran ezim, malim xirab.
Sibhan ji şahê bi tenê,
Xalik li xala gerdenê,
Ez dîn kirim berdam dinê,
Wêran ezim, malim xirab.
Eşqa mezac peyda bûye,
Îro li min dijwar bûye,
Hîvî dikim heqîqiye,
Wêran ezim, malim xirab.